Bu gönderiyi oylayın.
[Toplam: 5 Ortalama: 2]

Mide fıtığı kadın ve erkeklerde her yaşta ortaya çıkan yaygın bir hastalıktır. Genellikle 50 yaş üstü gelişen bu rahatsızlık, mide kaslarının erimesiyle birlikte çeşitli işlevsel sıkıntıların ortaya çıkmasına neden olur. Tedavi edilmediği takdirde hayati bir tehlikesi olmasa da ileri ya da orta seviyede reflüye neden olabilir. Bu yazımızda sağlıksız yaşam standartları, obezite, stres, sigara kullanımı ve genetik yapı gibi çeşitli nedenlere bağlı olabilen mide fıtığı nedir, belirtileri ve tedavi yöntemleri nelerdir detaylı şekilde irdeledik.

Mide Fıtığı Nedir?

Mide fıtığı, mide ve yemek borusunu birbirine bağlayan kasların zayıflaması ile midenin yemek borusuna doğru sarkmasıyla oluşan yaygın bir hastalıktır. Genellikle 50 yaş üstü insanlarda görülse de, her yaşta olabilir. Mide üst kısmındaki kasların zayıflamaya başlaması mide fıtığına yol açar. Normalde mide, diyafram kasının altında bulunur. Mide fıtığı olan bireylerde ise midenin bir kısmı diyaframdan yukarı doğru itilir ve itilen bu kısım fıtıklaşır.

Mide fıtığı paraösefagal mide fıtığı ve kayan tipte mide fıtığı olmak üzere 2 kategoride incelenir. Yemek borusunun diyafram boşluğundan geçerek mideye yapışması insan anatomik yapısının bir parçasıdır. Kayan tipte mide fıtığında, mide ile yemek borusunun alt tarafı diyaframdan göğse doğru kayar. Bu tür, mide fıtığının en yaygın halidir ve tedavi edilmezse ilerleyerek paraösefagal mide fıtığına dönüşebilir.

Paraösefagal mide fıtığının varlığında mide ile yemek borusu normal pozisyonlarında kalır, fakat midenin bir bölümü yemek borusunun yanında konumlanarak sıkışır. Midedeki sıkışmalar kan akış kesintilerine neden olur ve ilerlediği zaman hayati risklere yol açabilir. Genellikle 50 yaş üstü kadınlarda yaygın olarak gözlenen bu tip mide fıtığının çok geçmeden tedavi edilmesi gerekir.

Mide Fıtığı Neden Olur?

Mide fıtığının en temel sebebi diyafram kasında meydana gelen erime ve zayıflamalardır. Bu zayıflamalar ise çeşitli nedenlere bağlanabilir. Çeşitli yaralanma ve kazalar kaslarda hasara neden olabilir. Sürekli öksürmek, ağır yük taşımak ve kusmak da zaman içine kasların zayıflamasına neden olabilir. Bunların dışında mide fıtığının en yaygın nedenleri şunlardır:

  • Düzensiz ve sağlıksız beslenme
  • Obezite
  • Sürekli devam eden kabızlık
  • Genetik faktörler
  • Sinir
  • Stres
  • Sigara tüketimi
  • Gebelik
  • Yaşla birlikte kas erimesi

Mide Fıtığı Belirtileri

Mide fıtığında çoğunlukla hayati risk söz konusu değildir, fakat hastalığın ileri aşamalarında belirti ve şikayetlerde artma gözlemlenir. Küçük mide fıtıkları günlük hayatta çok sıkıntı yaratmazken, büyük fıtıklar mide ekşimesi, besin ve asitlerin yemek borusuna geri dönmesi gibi sorunlara neden olabilir. Hastalığın ilk aşamalarında genellikle herhangi bir semptom ve şikayet gözlenmez. Orta ve ileri seviyeli mide fıtığında gözlenen en yaygın belirtiler ise şu şekildedir:

  • Tüketilen yiyecek ve sıvıların ağza geri kaçması
  • Mide asidinin yemek borusundan geri çıkması (asit reflü)
  • Midede ekşime
  • Yutmada güçlük
  • Sürekli öksürük krizi ve ses kısıklığı
  • Ağız kokusu
  • Ağızda acı tat
  • Göğüs bölgesinde ağrılı yanma
  • Aniden geğirme
  • Şişkinlik hissi
  • Karın ve göğüs ağrısı
  • Nefes darlığı
  • Tuvalet alışkanlıklarında düzensizlik
  • Ağırlık taşırken, eğilirken ve tuvalet sırasında göğüs kafesinin arkasında ağrılı yanma hissi
  • Gastrointestinal kanamayla ilişkilendirilen kan kusma ya da siyah dışkılama

Hastalığın aşaması, gözlemlenen semptomların şiddetini de etkiler. Buna göre; erken evrede şikayetler minimum seviyedeyken günlük hayatta pek bir rahatsızlığa sebebiyet vermez. Ancak ileri seviyeli mide fıtığının varlığı hastada şiddetli ağrı ve yanma oluşmasına neden olur. Ek olarak birden fazla belirti aynı anda etki edebilir. Özellikle dışkılama sorunu, mide bulantısı, karında şiddetli ağrı ve kusma atakları varsa acilen uzman doktora başvurulması gerekir.

Mide Fıtığı Tanı Yöntemleri

Mide fıtığı varlığından şüphelenilen hastalarda, acil müdahale gerekir. Bunun için öncelikle çeşitli tanı yöntemleri uygulanır ve hastalığın varlığı anlaşılır. Bu aşamada hastanın şikayetlerinde göre çeşitli test ve tetkikler uygulanabilir. Mide fıtığının genel tanı yöntemlerinde şu uygulamalar kullanılır:

  • Üst Endoskopi: Mide ve yemek borusunda iltihaplanma ya da yara olup olmadığını anlamak için ucunda ışık ve kamera sistemi bulunan bir tüp kullanılır. Bu tüp hastanın boğazına yerleştirilir ve yara varlığı kontrol edilir.
  • Üst Sindirim Sistemi Röntgeni: Yemek borusu, mide ve üst bağırsağın görüntülendiği bu yöntemde hastaya bir sıvı içirilir. Bu sıvı, sindirim sisteminin iç kısmını kaplar ve görüntülemenin net olmasını sağlar.
  • Yemek Borusu Manometresi: Yemek borusu kaslarındaki koordinasyon, güç ve kasılma seviyeleri bu testle ölçülür.

Mide Fıtığı Tedavisi

Yapılan tanı yöntemleri sonucu hastada mide fıtığının varlığından söz edilebilir ve hastalığın kademesine göre uygun tedavi yöntemlerinin uygulamasına başlanır. Mide fıtığının sebebiyet verdiği sorunların ortadan kaldırılmasında sağlıklı bir beslenme alışkanlığı kazanmak en etkili yöntemlerdendir. Ayrıca doktor kontrolünde ilaç kullanımı ve gerekirse cerrahi müdahale de rahatsızlığın tedavi edilmesini sağlar.

İlaç Tedavisi: Çoğu insanda aşırı ilerlemeyen mide fıtığı belirtiyle ortaya çıkmaz, bu nedenle bu hastalarda herhangi bir tedavi yöntemi de uygulanmaz. Tekrarlayan mide ekşimesi ve reflü şikayetleri ise ilaç tedavisiyle ya da ameliyatla tedavi edilir. İlaç kullanımı midede reflüye ve ekşimeye neden olan asit oranını düzenlemeye yöneliktir. Bunun için asit üretimini azaltan ve engelleyen ilaçlar kullanılır. Ek olarak yemek borusunda tahriş ve zedelenme oluşmaması için iyileştirici yapıdaki ilaçlar da kullanılır.

Cerrahi Operasyon: Bazı hastalarda ilaç tedavisi ve hayat standartlarını düzeltmek, rahatsızlığın ortadan kalkmasına yardımcı olmaz. Bu hastalarda cerrahi operasyona başvurulur. Mide fıtığı ameliyatında amaç; mide fıtığını karna çekmek, diyaframdaki açıklığı daraltmak, yeniden yapılandırma sağlamak ve fıtık kesesini çıkarmaktır.

Laparoskopi Yöntemi: Ameliyat gerektiren ancak çok ağır olmayan durumlarda, hasta vücuduna ufak kesilerin açıldığı ve kamera ile cerrahi aletlerin kullanıldığı laparoskopik operasyon uygulanabilir. Bu operasyon normal ameliyata göre çok daha kısa sürede tamamlanır. Ayrıca hasta vücudunda büyük kesi olmadığı için ameliyat sonrası iyileşme ve ayaklanma süresi de oldukça hızlıdır.

Torakotomi: Bu yöntem, göğüs duvarında kesi açılması ile gerçekleştirilir. Normal cerrahi müdahaleye kıyasla hasta vücudunda minimal oranda kesi açılır. Bu sayede enfeksiyon ve ağrı riski oldukça düşüktür. Hasta ameliyat sonrasında kısa sürede iyileşir ve ameliyattan hemen sonra ya da ertesi gün taburcu edilir.

Bunların dışında; semptomları aşırı ilerlememiş ve cerrahi müdahale gerektirmeyen hastalar kendi hayatlarında temel değişiklikler yaparak da hastalığın gerilemesine yardımcı olabilir.

Hayat standartlarındaki iyileştirmeler tedavi sürecini destekler:

  • Yemekten sonra 3-4 saat egzersiz yapmamak ve uzanıp yatmamak
  • Asitli içeceklerden uzak durmak
  • Kızartılmış ve aşırı yağlı sağlıksız besin ve içecekleri tüketmemek
  • Sigara tüketimini sonlandırmak
  • Kafein ve çikolata içeren besinleri sınırlı oranda tüketmek
  • Az az ve sık sık öğün tüketmek
  • Karın bölgesine baskı uygulayan, dar ve rahatsız edici kıyafetler giymemek
  • Fazla kiloları vererek ideal kiloya ulaşmak
  • Uyurken midede basınç oluşturmayacak bir pozisyon seçmek ve başı göğüsten yüksekte tutan rahat bir yastık kullanmak
  • Yatmadan önce yemek yememek
  • Stresten uzak durmak
  • Ağır işlerde çalışırken ergonomiye özen göstermek ve vücudu zorlamadan hareket etmek

Gastrik Volvulus Tanısı ve Teşhisi Nasıl Olur?

Mide volvulusu oldukça nadir görülmesinin yanında, hasta için son derece tehlikeli bir durumdur. Bu nedenle hastalığın kesin tanısı tedavinin gecikmemesi ve hastanın hayati durumu için oldukça önemlidir. Genellikle mide volvulusunun kesin tanısı cerrahi müdahale sırasında konulur. Ameliyat öncesi tanı yöntemleri ise ileri seviye radyolojik incelemeler gerektirir, çünkü genel radyolojik yöntemler tanı koymak için yeterli değildir.

Mide volvulusunun teşhis edilmesi için uygulanan ileri seviyeli radyolojik tetkikler arasında;

  • Oniki parmak bağırsağı pasaj grafisi,
  • Baryumlu özofagus,
  • Karın ulstrasonu,
  • Bilgisayarlı tomografi

gibi yöntemler yer alır. Bunların yanında endoskopik görüntüleme yöntemleri de uygulanan tetkikler arasındadır.

Gastrik Volvulus Tedavisi

Gastrik volvulus tedavisi operasyon gerektirir. Bu operasyon açık veya kapalı olmak üzere iki yöntemle yapılabilir. Hastalığın ilerleme seviyesine göre iki yöntemden biri tercih edilir ve operasyonla midenin orjinal konumuna getirilerek sabitlenmesi sağlanır. Ayrıca operasyon sırasında, volvulusa sebebiyet veren bir sorun ya da bozukluk varsa bunun tedavisi de yapılır.

Gastrik volvulus tedavisinin zamanında yapılması hasta için son derece hayatidir. Çünkü tedavinin gecikmesi zaman içinde hastada mide ölümü, delinmesi, pankreatit ve pankreatit şok gibi çok daha ağır rahatsızlıkların gelişmesine neden olabilir. Çok ileri seviye hastalarda ölüme kadar giden ciddi komplikasyonlar oluşabilir.