Bu gönderiyi oylayın.
[Toplam: 2 Ortalama: 5]

Obezite tedavisinde hastanın ihtiyacına göre farklı cerrahi operasyonlar uygulanabilir. Mini gastrik bypass ameliyatı bu anlamda en sık tercih edilen tedavi yöntemlerinden biridir.

Kontrollü kilo verme amacıyla uygulanan ameliyatta bir yandan midenin hacmi küçültülürken, diğer yandan ince bağırsakta besin emilimi kısıtlanır ve hastanın sağlıklı şekilde kilo vermesi sağlanır.

Başarılı sonuçlarıyla öne çıkan mini gastrik bypass ameliyatında, midenin başlangıç kısmı geri kalanından ayrılır ve bypass edilen bağırsaklara bağlanır.

Böylece hastanın daha az yiyerek daha hızlı doyması sağlanır. Ayrıca, bu ameliyatta yüksek kalorili besin emilimi sınırlandığından bu besinlerin sindirilmeden vücut dışına atılması sağlanır.

Mini gastrik bypass, obezite hastalarının sağlıklı ve kalıcı şekilde kilo vermesini sağlayarak kilodan kaynaklanan çeşitli hastalıkların oluşumunu engeller.

Mini Gastrik Bypass Ameliyatı Nasıl Yapılır?

Mini gastrik bypass uygulanacak hastalarda ameliyat öncesinde bir takım tetkikler ve testler uygulanır. Bu testler şu şekildedir:

  • Hemogram
  • Hormon testleri
  • Hepatit
  • Mide endoskopisi
  • Kan biyokimya testi
  • Karın ultrasonu
  • EKG
  • Akciğer solunum testi
  • Akciğer grafisi
  • EKO

Hasta, gerekli tetkik ve testlerden geçtikten sonra anestezi almasına engel olacak bir durum gözlenmezse ameliyata girebilir.

Mini gastrik bypass ameliyatı laparoskopik yani kapalı olarak uygulanır. Karında açılan 1cm çapındaki 4-5 delikten vücut içine girilerek mide küçültme işlemi gerçekleştirilir.

Gerekirse ameliyat sırasında robot kol da kullanılabilir. Bu şekilde ikiye ayrılan midenin bir kısmı 12 parmak bağırsağına bağlanır. Diğer kısım ise eski görevini yapmaya devam eder.

Bu işlem, tüketilen besinlerin 12 parmak bağırsağına girmesini engeller. Ameliyat, hastaların daha az yiyerek daha çabuk doymasını ve tükettikleri besinlerin bir kısmının emilmesini sağlar.

Mini Gastrik Bypass Ameliyatı Kaç Saat Sürer?

Mini gastrik bypass ameliyatı ortalama 1,5 saat sürer. Fakat hasta ameliyat öncesinde uzun süre tedavi aşamalarına tabii tutulabilir.

Gerekli tetkik ve testlerin tamamlanmasından sonra hasta uygun kan değerlerine ve verilere sahipse ameliyata alınır. Bu ameliyat kapalı şekilde yapıldığından hastada bütün karın yerine küçük kesiler yapılır.

Böylece dikiş atma gereksinimi olmaz ve ameliyat tam karın kesme operasyonlarına göre çok daha kısa sürer. Ameliyat bitiminde ise herhangi bir kaçak olup olmadığını anlamak için hasta bir süre hastanede müşahede altında tutulur.

Devamında sırasıyla sıvı ve püreyle beslenmeye başlayan hastada bir sorun gözlenmezse, hasta taburcu edilir.

Mini Gastrik Bypass Ameliyatı Kimlere Yapılmalıdır?

Mini gastrik bypass, bir çeşit morbid obezite ameliyatıdır ve obezite beraberinde ortaya çıkan hastalıkların tedavisinde uygulanabilir. Ancak bu ameliyat her obezite hastasına uygulanamaz.

Bunun için belirli kriterler vardır ve bunlardan en önemlisi hastanın vücut kitle endeks değeridir. Vücut kitle endeksi hastanın boy ve kilosuna göre bulunan bir değerdir.

Bu değer 35-40 arasındaysa ve obezitenin beraberinde tip 2 diyabet, uyku apnesi, hipertansiyon gibi rahatsızlıklar gözlemleniyorsa; hasta ameliyat için uygundur.

Vücut kitle endeksi 40’ın üzerinde olan hastalarda ise ameliyat için obezitenin beraberinde bir rahatsızlığın olup olmaması önemli değildir.

Bu ameliyat; daha önceden tüp mide, mide bandı, mide katlama ya da vertikal gastroplasti uygulanan ve tekrar kilo alan hastalarda revizyon ameliyat olarak uygulanabilir.

Ameliyat olma kriterleri arasında hastanın metabolizma hastalığının bulunması ve şiddeti de vardır.

Mini Gastrik Bypass Ameliyatı Sonrası

Mini gastrik bypass ameliyatı geçiren hastalar, genellikle 3-4 gün hastanede kalırlar.

Ameliyattan hemen sonra yemek yemek mümkün değilken, 2 veya 3. günden itibaren sıvı, püre ve sonrasında katı gıdaya geçiş yapılır. Herhangi bir sorun gözlenmeyen hasta taburcu edilir.

Taburcu olduktan sonra ağır yük kaldırmaması gereken hastalar ortalama 2-3 hafta içinde normal yaşamına dönebilir, hatta spor yapmaya başlayabilirler.

Mini gastrik bypass sonrasında hastaların eski beslenme alışkanlıklarına dönmemeleri ve spor alışkanlığı kazanmaları gerekir.

Diyetlerine dengeli ve sağlıklı gıdaları ekleyerek, küçük porsiyonlar tüketerek beslenen hastalar sağlıklı kilo kaybı gerçekleştirirler.

Ameliyat sonrasında dehidrasyonu önlemek için yeterli seviyede sıvı tüketmek gerekir. Hastaların günde en az 1.2-2 litre su içmeleri ve yumuşak gıdalar tüketmeleri ilk aşamada önemlidir.

Rafine şeker gibi şekerlerin tüketiminden ise kaçınmak gerekir. Yeterli protein ve kalsiyumun alınması oldukça önemlidir. Ayrıca hastaların katı ve sıvı gıdaları aynı anda almamaları önerilir.

Mini Gastrik Bypass Ameliyatı Faydaları Nelerdir?

Mini Gastrik bypass ameliyatı olanlarda genellikle ameliyatı takiben ilk 10-15 aylık sürede ciddi kilo kaybı gözlenir.

Tüp mide ameliyatına göre fazla kiloların kaybında başarı oranı son derece yüksek olan ameliyat, hastanın iştahını azaltır ve besin emilimini sınırlar.

Bu nedenle Tip 2 diyabet hastalarında da tedavi sürecini hızlandırır. Ameliyattan sonraki 1 yıl içinde çoğu hasta fazla kilolarının %75’lik kısmını kaybeder. 2. yılda ise bu oran %80 ya da %90’a kadar çıkar.

Mini gastrik bypass, obezitenin yanı sıra obezite nedeniyle ortaya çıkan sorunların da ortadan kalkmasını sağlar.

Bunlar arasında; özgüven problemi, toplum içine çıkamama ve bel ve diz bölgesine aşırı yük binmesine bağlı yürüyememe gibi problemler bulunur.

Mini Gastrik Bypass Ameliyatı Avantajları Nelerdir?

  • Mini gastrik bypass geri dönüşümlü bir ameliyattır. Yani tüplü mide ameliyatı gibi ameliyatlardan farklı olarak, hasta midesinde geri dönülmez form değişiklikleri olmaz.
  • Hastada iştahı tıkamanın yanı sıra gıda emilim oranını da düşürür ve bu sayede kontrollü ve kalıcı kilo kaybını sağlar.
  • Tip2 Diyabet ve benzeri hastalıklara karşı tedavi edici bir yöntemdir.
  • Komplikasyon yüzdesi oldukça düşüktür.
  • Hastanın kaybettiği kiloları alma ihtimali düşüktür.
  • Hastanın sağlığını kazanmasının yanı sıra psikolojik olarak da kendini daha iyi hissetmesini ve özgüven sahibi olmasını sağlar. Dolayısıyla bireyleri topluma kazandırır.

Mini Gastrik Bypass Ameliyatı Dezavantajları Nelerdir?

Her cerrahi müdahale ufak da olsa bir takım riskleri beraberinde getirir. Mini gastrik bypass ameliyatında da hastanın anestezi almasına bağlı risk faktörleri oluşabilir.

Ameliyattaki en büyük risklerden biri kaçak ya da kanamalardır. Bu faktörler, hastanın kontrol altında tutulması ve testlere tabii tutulmasıyla ortadan kalkar.

Mini gastrik bypass, sağlıklı ve kontrollü kilo kaybında son derece faydalı bir operasyon olsa da bazı dezavantajları da beraberinde getirir.

  • Ameliyat sonrasında hasta kontrol amaçlı uzun süre hastanede tutulabilir.
  • Hastanın ilerleyen dönemde düzenli test yaptırması ve yakından takip edilmesi gerekir.
  • Diğer mide ameliyatlarına göre, nispeten daha komplike ve uzun bir ameliyat olduğundan komplikasyon riski de daha yüksektir.
  • Bazı durumlarda hastada emilim bozuklukları görülebilir ve bu durum ömür boyu vitamin ve mineral takviyesini gerektirir. Hasta ameliyat sonrasında besin takviyelerini almaya devam etmezse, vitamin eksikliğinden kaynaklanan sorunlar yaşayabilir.
  • İlerleyen aşamada, hastanın bağırsaklarında tıkanıklık ve ülser gibi problemler oluşabilir.
  • Yiyeceklerin çok hızlı şekilde mideden bağırsaklara geçmesiyle oluşan “Dumping Sendromu” görülebilir.

Bu sendrom, hastada yemek yedikten 10-30 dakika sonra kramp, karın ağrısı, ishal gibi semptomlarla ortaya çıkar.

Bu nedenle hastanın ameliyat sonrasında yeme alışkanlıklarını düzene sokması ve porsiyonlarını küçültmesi gerekir. Ayrıca şekerli gıdalardan kaçınmak da sendromun oluşmasını önler.

Tip 2 Diyabet Ameliyatı Yan Etkileri Nelerdir?

Diyabet ameliyatı sıradan bir sindirim sistemi ameliyatı risk oranı ile aynı riski taşımaktadır.

Gelişen ve değişen günümüz Türkiye teknolojisinin olanakları operasyonlardaki riskleri gittikçe aşağı indirgenmiştir. Bu ameliyat tıptaki en üst düzey ameliyatlar arasında yer almaktadır.

Öncelik olarak operasyon öncesi detaylı ve branş branş tetikler yapılmalıdır, çünkü hastanın bilmediği veya tanısı konulmamış bir diğer hastalığı olabilme durumu hesaba katılmalıdır.

Ameliyat sürecinde hastanın değerleri ayrıntı biçimde takip edilerek olumsuzluklar doktor tarafından kontrol altına alınır.

  • Diğer ameliyatlarda uygulanan narkoz, Tip 2 Diyabet ameliyatında da kullanılmaktadır. Bu narkozun olumsuz etkileri görülmektedir.
  • Kanama oluşabilmektedir.
  • Akciğer emboli diye tanımlanan pıhtılaşma meydana gelebilir. Ameliyat sırasında kan akımın durdurulması, yavaşlatılması nedeniyle bacaklardan başlayarak akciğer damarlarına doğru pıhtılaşma olabilmektedir.
  • Bacaklardan akciğer enfeksiyonu ve apse oluşumu gibi küçük çaptaki zararlarda oluşabilmektedir.
  • Riskler arasında en çok tedirgin edeni Anostomoz Kaçağı komplikasyonudur. Farkına varılmaması ya da geç fark edilmesi durumunda önemli sağlık sorunlarına yol açabilmektedir. Enfeksiyon burada devreye girmekte ve hastanın durumunu bozmaktadır.