Bu gönderiyi oylayın.
[Toplam: 1 Ortalama: 5]

Yemek borusunun hemen altında ve midenin hemen üstünde sfinkter olarak da adlandırılan bir kapakçık bulunur. Bu kapakçık besinlerin mideye gitmesine yardımcı olurken, mide içeriğinin yukarı çıkmasına engel olur.

Bu kapakçıkta meydana gelen akalazya hastalığı, hastalar için başta yutma güçlüğü olmak üzere pek çok sorunu beraberinde getirir. Akalazya hastalığı 100.000 kişide 1 görülen nadir bir hastalıktır.

Akalazya Hastalığı Nedir?

Yemek borusunda meydana gelen bir hareket bozukluğu olan akalazya hastalığında, yemek borusunun altı ile mide arasında bulunan kapakçığın kasları sürekli olarak kasılır ve kapağın kapalı kalmasına neden olur. Böylelikle besinler yemek borusundan mideye gidemez.

Akalazya hastalığı, genellikle bu kapakçığı yöneten sinir ağındaki hücrelerin ölmesi sonucu meydana gelir. Akalazya hastalığı hemen hemen her yaştan insanda kendisini gösterebilmek ile birlikte, genellikle 20 ila 30 yaşlarında başlar ve yavaş yavaş ilerler.

Normal şartlar altında tüketildikten sonra 7 ila 10 saniye arasında mideye ulaşan besinlerin, akalazya hastalarında birkaç saat sonra, hatta ilerleyen vakalarda günler sonra mideye ulaştığı görülmektedir.

Akalazya Hastalığı Neden Olur? Belirtileri Nelerdir?

Akalazya hastalığında mide kapakçığının gevşemesini sağlayan sinir hücrelerinin ölmesinin kesin nedeni bilinmemekle birlikte, bu durum genellikle altta yatan başka hastalıklardan kaynaklanır.

Akalazya hastalığına neden olabilecek hastalıkları şu şekilde sıralamak mümkün: Şeker hastalığı, mide borusu kanseri, chagas hastalığı, skleroderma ve virüslere bağlı çeşitli enfeksiyonlar…

Bir diğer yandan bağışıklık sistemi zaman zaman yanlışlıkla vücut hücrelerine zarar verebilir ve bu durum otoimmün hastalıkların ortaya çıkmasına neden olur.

Dolayısıyla akalazya hastalığında da bağışıklık sistemi hücreleri yemek borusu kapakçığının hareketini sağlayan sinir hücrelerine saldırmış ve bu sebeple hastalık gelişmiş olabilir. Hastalığın kesin nedeni yapılan tetkikler sonucunda ortaya konulabilir.

Akalazya hastalığında hastalar tarafından tüketilen besinlerin göğüs kafesinde biriktiği ve mideye gitmediği ifade edilir. Hastaların çoğu kusma sonrası rahatladığını ifade eder.

Pek çok hasta için sıvı ve katı gıdalar için yutma güçlüğü mevcuttur. Akalazya hastalığının kendisini göstermesini sağlayan başlıca belirtiler şunlardır:

  • Disfaji adı da verilen, katı ve sıvı gıdaları yutmakta zorluk çekme,
  • Yemek borusunda birikmiş olan besinlerin akciğere kaçması sonucu gelişen bronşit, zatürre ve benzer akciğer problemleri,
  • Regürjitasyon olarak da adlandırılan, yemek borusunda birikmiş olan besinlerin ağza doğru gelmesi durumu,
  • Göğüsta ağrı,
  • Kilo kaybı,
  • Midede ekşime,
  • Öksürük ve geğirme,
  • Boğazda dolgunluk hissi.

Akalazya, söz konusu belirtiler dolayısıyla kendisini ne bir şekilde gösterir. Hastalığın ilerlemesi mega özofagus olarak da adlandırılan yemek borusu genişlemesine neden olabileceği için, gerekli önlemlerin erken dönemde alınması önem taşır.

Akalazya Hastalığında Tanı ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Akalazya hastalığı tanısında baryum grafisi, endoskopi ve manometri olmak üzere 3 farklı yöntem uygulanır. Bu yöntemlerin detayları kısaca şu şekildedir:

  • Baryum Grafisi: Hasta sıvı ya da başka formda bulunan bir baryum preparatı yutar. Bu preparatın yemek borusu içerisindeki x ışınları kullanılarak değerlendirilir.
  • Endoskopi: Yemek borusu içerisinde endoskop olarak adlandırılan, ucunda kamera bulunan dar ve esnek bir tüp gönderilir. Endoskop ucundaki kamera sayesinde yemek borusuna ait görüntüleri ekrana yansıtır.
  • Manometri: Yutma sırasında yemek borusunda meydana gelen kasılma hareketleri izlenir ve basınç ölçümü yapılır.

Yukarıda yöntemlere ek olarak ya da tanının daha net bir şekilde ortaya konulması için akciğer filmi, tomografi ya da MR gibi tanı yöntemlerine de başvurulabilir.

Hastalığın tedavisi için kullanılan farmakoterapi, botulinum toksini, pnömotik dilatasyon ve cerrahi tedavi olmak üzere 4 farklı tedavi yöntemi bulunur. Söz konusu cerrahi tedavi dışında kalan tedavi yöntemlerinin detayları şu şekilde:

Farmakoterapi

Hastalığı hafif geçiren ya da ameliyat için bekleyen hastalara uygulanan ilaç tedavisidir. Tedavi sırasında nidilat ya da benzeri ilaçlar kullanılarak kapakçık basıncının yüzde 50 oranında azaltılması sağlanır.

Botulinum Toksini

Botoks enjeksiyonu olarak da adlandırılan bu tedavi yönteminde yemek borusu ile midenin kesişim noktasına botoks enjeksiyonu yapılır. Bu sayede kapakçıktaki basıncın azaltılması amaçlanır. İşlem yaklaşık olarak 6 ila 12 ay boyunca etkilidir Etkisini kaybettiği noktada tekrarlanması gerekir.

Pnömotik Dilatasyon

Balon dilatasyonu olarak da adlandırılan ve hastaların yaklaşık olarak yüzde 70’lik diliminde işe yarayan bu yöntemde, yemek borusu ve mide arasındaki geçişin düzeltilmesi amacıyla 30 ile 40 mm çapındaki balon genişleticiler kullanılır.

Eğer balon dilatasyon tedavisi sonrasında hastanın şikayetleri devam ederse ve nadir gerçekleşen bir komplikasyon olan yemek borusu delinmesi meydana gelirse, bu noktadan itibaren hastalık cerrahi olarak tedavi edilmelidir.

Cerrahi olarak kullanılan yöntem POEM yani Peroral Endoskopik Miyotomi yöntemidir. Akalazya ameliyatı olarak da adlandırılır.

Akalazya Ameliyatı Nasıl Yapılır?

POEM olarak da adlandırılan akalazya ameliyatında problemli olan kas tabakası 4 ila 6 cm yemek borusu üzerinden, 2 cm mide üzerinden olacak şekilde toplamda 6 ila 8 cm kesilir.

Eskiden açık olarak gerçekleştirilen akalazya ameliyatı, günümüzde kapalı şekilde yani laparoskopik olarak yapılabilmektedir. Akalazya ameliyatı ile hastalığın tedavisinde yüzde 90 oranında başarı sağlanır. Ameliyat sırasında izlenen adımlar şu şekildedir:

  • Hasta genel anestezi altına alınır.
  • Hastanın karın bölgesine bir tanesi 10 mm ve 3 tanesi 5 mm olmak üzere trokar adı verilen çubuklar yerleştirilir. Bu çubuklardan biri kameradır ve bu kamera sayesinde diğer 3 çubuk ile operasyon gerçekleştirilir.
  • Önce hiyatus, ardından da yemek borusunun alt tarafı ile mideye girdiği bölüm ortaya konur.
  • Yemek borusu üzerinden 6 cm, mide üzerinden 2 cm kesilir ve bu işlem sırasında mukozaya zarar vermemeye özen gösterilir.
  • Ağızdan mideye bir endoskop gönderilir ve işlemin işe yarayıp yaramadığı, mukozanın zarar görüp görmediği kontrol edilir.

Operasyon düşük komplikasyon ve yüksek başarı oranına sahiptir. Yine de ameliyatın uzman ve bu alanda deneyimli bir hekim tarafından gerçekleştirilmesi gerekir.

Cerrahi müdahalenin de işe yaramadığı durumlarda özefajektomi olarak adlandırılan yemek borusunun alınması işlemi gerçekleştirilir.

Akalazya Ameliyatı Sonrası Beslenme Önerileri

Hemen hemen her hastalıkta ve tüm operasyonlardan sonra hastaların uyması gereken beslenme programları bulunur. Bu programların doktorlar tarafından önerildiği şekilde uygulanması hayati öneme sahiptir.

Doktorlardan tarafından akalazya ameliyatından sonra yapılan ilk öneriler birkaç hafta boyunca yumuşak yiyeceklerin tüketilmesi ve reflüye sebep olabilecek yiyeceklerden uzak durulmasıdır.

Akalazya ameliyatı sonrası için uyulması gereken diğer beslenme önerileri ise şu şekildedir:

  • Az posaya sahip olan, yumuşak besinler tüketilmelidir.
  • Az az fakat sık sık yemek gerekir, günlük öğün sayısı 6 ila 8’e kadar çıkarılabilir.
  • Besinlerin mümkün olduğundan çiğnenmesi gerekir.
  • Çiğnenmiş ve tüketilmiş olan her lokmadan sonra bir miktar su içilmelidir.
  • Gazlı içecekler, koyu çay, kızartılmış yiyecekler, kahve, alkol, sirke, hardal, baharatlı yiyecekler ve benzeri besin ürünlerinden uzak durulmalıdır.

Akalazya ameliyatı sonrasında tüm beslenme önerilerine uyulduğu sürece hastalığın tekrar etmesi ihtimali oldukça zayıftır. Beslenme önerileri dışında doktor tarafından verilmiş olan tüm tavsiyelere uymak hayati öneme sahiptir.